Genç Patronlar

* HER ŞEY DAHA GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN

Haber Burada

GENÇ PATRONLAR GAZETESİ

“Somali’den Arakan’a, Gazze’den Yemen’e kadar bölgemizde mazlum ve mağdurların yardımına koşuyoruz”
Dünya, Gündem, Türkiye

“Somali’den Arakan’a, Gazze’den Yemen’e kadar bölgemizde mazlum ve mağdurların yardımına koşuyoruz” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT Bölgesindeki Kızılay ve Kızılhaç İşbirliği Ağı Kuruluş Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye sadece terör örgütlerinin kökünün kurutulması için değil, aynı zamanda çatışmaların sebep olduğu insani krizlerin etkilerinin hafifletilmesi için de büyük gayret sarf ediyor. Somali’den Arakan’a, Gazze’den Yemen’e kadar bölgemizde mazlum ve mağdurların yardımına koşuyoruz. Yardım çalışmalarımızı yürütürken ihtiyaç sahiplerinin inancına, etnik kökenine, diline, ten rengine bakmadık, bakmıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Kızılay ve Kızılhaç Dernekleri İşbirliği Ağı Kuruluş Toplantısı’na katıldı. Swissotel Bosphorus’ta gerçekleştirilen toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

“İSLAM ÂLEMİ SON DÖNEMDE SANCILI, SIKINTILI GÜNLER YAŞIYOR”

Türk Kızılay’ına, İİT üyesi ve gözlemcisi ülkelerin Kızılay ve Kızılhaç derneklerini toplantı münasebetiyle bir araya getirdiği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl 150. kuruluş yıl dönümünü idrak eden Türk Kızılay’ını ve 100. yılını kutlayan Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonunu tebrik etti.

Kudüs’ün hukuki statüsüne yönelik saldırıları, Yemen krizini ve Suriye’deki çatışmaları hatırlatarak son dönemde İslam âleminin sancılı, sıkıntılı günler yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının, çoğu kendi topraklarında vuku bulan bu krizlerle etkili, başarılı bir mücadele yürütemediğini kaydetti.

Suriye’de 1 milyon insanın hayatını kaybetmesine, 12 milyon insanın evini terk etmesine neden olan zulmün, Türkiye’nin yoğun çabalarıyla hafifletildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana Görüşmeleriyle, Suriye’de kalıcı siyasi çözüme ulaşılması yolunda önemli mesafeler alındığına dikkat çekti.

“BATILI ÜLKELER DEAŞ’LA MÜCADELEYİ BAŞKA TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SİLAHLANDIRARAK YAPMAYI TERCİH ETTİ”

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarıyla; Türkiye ve Suriye ile tüm bölgenin güvenliğini tehdit eden DEAŞ ve PKK-YPG terör örgütlerine karşı ağır darbeler indirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Suriye’de DEAŞ varlığı neredeyse kalmadı. Mevcut DEAŞ artıklarının ise temizlenemediği için değil, terör örgütü YPG’ye meşruiyet kazandırmak, bu örgütü palazlandırmak için bırakıldığını gayet iyi biliyoruz” diye konuştu.

DEAŞ’ın, ortaya ilk çıkışından itibaren, belli devletlerin ve güçlerin Suriye ve bölge ilgili planlarına hizmet eden bir piyon olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ’ın; Suriye rejiminden muvazaalı bir şekilde elde ettiği ağır silahlarla Esed zulmünden kaçan sivilleri katlettiğini, Türkiye’yi hedef alarak birçok kanlı eyleme imza attığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Batılı devletler DEAŞ tehdidinin farkına ancak bu örgüt kendi topraklarında terör faaliyetlerine giriştiğinde varmışlardır. Batılı ülkeler bu örgütle mücadeleyi ise, maalesef, yine bir başka terör örgütünü silahlandırarak yapmayı tercih etmişlerdir. Sırf DEAŞ’la mücadele ediyor diye, çocukları silahlandıran, işgal ettiği bölgelerde camileri, ibadethaneleri, okulları yıkan eli kanlı bir çeteye, binlerce tır silah gönderilmiştir. Geçtiğimiz yıl Rakka’dan yansıyan görüntüler, zahirde birbiriyle savaşan terör örgütleri arasındaki kirli ittifakı, gizli iş birliğini ifşa etmiştir. DEAŞ’la mücadele bahanesi altında silahlandırılan ve desteklenen PKK-YPG, DEAŞ’lı teröristlerin silahlarıyla birlikte ellerini kollarını sallayarak Rakka’dan çıkmasına izin vermiştir.”

“FIRAT’IN DOĞUSUNU DA ÇOK YAKINDA HUZURA, EMNİYETE VE İSTİKRARA KAVUŞTURACAĞIZ”

YPG-PYD terör örgütü tarafından DEAŞ’lıların bir kısmının Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere eğitilip silahlandırıldığını da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak, inşallah çok yakında, hem bilinçli bir şekilde bırakılan DEAŞ artıklarını hem de ülkemize karşı eğitilen bu DEAŞ’lıları temizleyeceğiz. Güvenliğini sağladığımız diğer bölgeler gibi, Fırat’ın doğusunu da çok yakında huzura, emniyete ve istikrara kavuşturacağız” açıklamasında bulundu.

Bu amaçla ABD ve Rusya başta olmak üzere sahada askerî varlığı olan güçlerle temaslarını sürdürdüklerini ve olumlu istişareler gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, diplomatik çabaları devam ettirirken, aynı zamanda da bir sonraki adım için hazırlıklarımızı tamamladıklarını söyledi.

İlk aşamada, hâlen Türkiye’de yaşayan 3,6 milyon Suriyeli sığınmacının kendi evlerine dönebilecekleri güvenli bölgeler oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdiye kadar 300 bine yakın Suriyeli kardeşimiz, ülkemizin teröristlerden arındırdığı Azez, El Bab, Cerablus ve Afrin gibi yerlere geri dönüş yaptı. Güney sınırımız boyunca tesis edeceğimiz güvenli bölge ile inşallah bu sayının milyonları geçeceğine inanıyorum” dedi.

“AVRUPA GENELİNDE MÜLTECİLERİ VE YABANCILARI HEDEF ALAN IRKÇI SALDIRILAR GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR”

Türkiye’nin sadece terör örgütlerinin kökünün kurutulması için değil, aynı zamanda çatışmaların sebep olduğu insani krizlerin etkilerinin hafifletilmesi için de büyük gayret sarf ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Somali’den Arakan’a, Gazze’den Yemen’e kadar bölgedeki mazlum ve mağdurların yardımına koştuğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yardım çalışmalarımızı yürütürken ihtiyaç sahiplerinin inancına, etnik kökenine, diline, ten rengine bakmadık, bakmıyoruz” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Batılı devletler gibi sığınmacıları toplama kamplarına, adalara, insanlık dışı barınma alanlarına mahkûm etmedik. Yurtlarını terk etmek zorunda kalan bu insanlara, sözde insan hakları havarisi ülkeler gibi, vebalı muamelesi yapmadık. Bugün dünyaya demokrasi ve medeniyet dersi verdiğini zanneden pek çok batılı ülke, mültecileri ötekileştiriyor, dışlıyor, onları tüm sorunlarının kaynağı olarak görüyor. Batılı siyasetçiler, mülteci düşmanlığı üzerinden iktidara gelmenin hesaplarını yapıyor. Bilhassa Avrupa genelinde mültecileri ve yabancıları hedef alan ırkçı saldırılar gün geçtikçe artıyor. Suriye’deki savaştan kaçan ve Avrupa’ya sığınan 10 bini aşkın çocuğun nerede, kimin elinde olduğu, akıbetinin ne olduğu bilinmiyor. Batıda durum böyleyken, biz aynı dönemde yaklaşık 650 bin Suriyeli çocuğun okullarımızda eğitim görmesini sağladık. Vatandaşlarımız hangi sağlık imkânlarından yararlanıyorsa, mültecilerin da aynı hizmetleri almasını temin ettik. Şimdiye kadar yaklaşık 4 milyon Suriyeli olmak üzere 4 milyon mülteciye BM hesaplamalarına göre yaklaşık 35 milyar dolar kaynak aktardık.”

Bugün Türkiye’nin millî gelire göre dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; dünyanın 140’ı aşkın ülkesinde, insani ve kalkınma yardım faaliyeti yürütüp binlerce projeyi hayata geçirdiğine, 2002’de 85 milyon dolar olan resmî kalkınma yardımlarının 2017’de 8,1 milyar dolara ulaştığına dikkat çekti.

Sadece bu rakamların bile insani yardımın bir imkân meselesi değil, bir vicdan meselesi olduğunu göstermeye yeterli olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyada yaşanan pek çok sorunun temelinde maddi imkân kıtlığının değil, merhamet ve empati eksikliğinin olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Azgın dalgaların sahile süpürdüğü masum çocuk bedenleri, açlık ve yoksulluk görüntüleri ise bu merhamet eksiliğinin görünen yüzüdür. Onca gelişmişliğe, onca ilerlemeye rağmen birkaç dolarlık sıtma örtülerini ihtiyaç sahiplerine ulaştıramayan, basit aşıları tedarik edemeyen, mülteci botlarını şişleyerek batırmaktan bahseden, Akdeniz’i büyük bir mülteci kabristanına çeviren büyük bir vicdansızlıkla maalesef hepimiz karşı karşıyayız.”

“İNSANİ YARDIM GÖREVLİLERİNE GÜNÜMÜZÜN İYİLİK NEFERLERİ, GÖNÜL ERLERİ OLARAK BAKIYORUM”

Bölgede yaşanan çatışmaların, kriz ve felaketlerin, insani yardım çalışması yapanları da etkilediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görevlerinizi yaparken ne tür sıkıntılar yaşadığınız, ne tür badireler atlattığınız yeteri kadar bilinmiyor. Bir çuval unu, bir kutu bebek mamasını, temizlik malzemesini muhtaçlara götürebilmek için neleri göze aldığınız, ne tür engellerle karşılaştığınız, maalesef yeterince anlaşılamayabiliyor” diye ekledi.

İnsani yardım çalışmalarının, bir menfaat gözetilmeden, çıkar ve gelecek hesabı yapılmadan yürütülen işler olduğuna, meslek olarak yapılsa da insani yardımın, özünde bir gönüllülük faaliyeti olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, insani yardım görevlilerine günümüzün iyilik neferleri, gönül erleri olarak baktığını söyledi.

Hayır ve yardım işlerinde itimat ve güvenin önemine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu noktada yaşanacak en ufak bir şüphe, en ufak bir aksaklık, insani yardım çalışmalarının finansmanında ve ifasında ciddi sorunlara, ciddi sıkıntılara sebebiyet verecektir” sözlerine yer verdi.

Konuşmasında, eşgüdüm eksiliğinden dolayı kimi zaman yardımların gerçek muhataplarına ulaşmadığını ya da geç ulaştığını da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun ciddi kaynak israfının yanı sıra ölümlere, hastalıklara, insani dramların yayılmasına sebebiyet verdiğini dile getirdi.

İİT bölgelerindeki insani yardım çalışmalarının koordinasyonu için güç birliği yapılması yönünde 13. zirvede yaptığı çağrının, İİT 2025 Eylem Planı ile 2016-2025 Uygulama Planı’nda yer aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç yıl önce yaptığı çağrının, Türk Kızılay’ının inisiyatifinde bugün gerçekleşmiş olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Çağrıya cevap veren Uluslararası Hilal İslam Komitesi’ne, Uluslararası Kızılay Kızılhaç Federasyonu’na, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne ve bölgedeki Kızılay ile Kızılhaç derneklerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, oluşan dayanışmanın, güçlenerek devam edeceğine inandığını söyledi.

Haberler

seers cmp badge